Cuma
Nisan, 19
Ana SayfaHaberlerOHSAD Kurultayı 8. Kez Sağlık Profesyonellerini Ağırlıyor

OHSAD Kurultayı 8. Kez Sağlık Profesyonellerini Ağırlıyor

Kamu, özel sektör ve üniversitelerin sağlık profesyonellerini bir araya getiren OHSAD Kurultayı 27 Nisan Perşembe günü 8. Kez ziyaretçilerine kapılarını açtı. 29 Nisan Cumartesi gününe kadar sürecek olan kurultaya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, 27 Nisan Perşembe gününden itibaren katılacak.

OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat: “Bizsiz bir sistem tasarlamayın”
Açılışta konuşan OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat sektörün sorunlarını maddeler halinde sıralayarak “Eğer dikkate alınırsa sağ cebimizde eleştiri varsa sol cebimizde de çözüm vardır” dedi. Kongre sürecinde Sağlık Bakanlığından, SGK’dan taleplerinin, sağlık turizminin, şehir hastanelerinin, sağlığın geleceğinin, dünyada sağlığının yanı sıra siyasetin ve bürokrasinin özel sağlık sunucularından beklentilerinin konuşulacağını belirten Bahat, sektörün sorunlarına şöyle değindi: “Kamu, özel ve üniversite hastanelerinin içinde olduğu hastaneler yönetmeliğimiz çıkacaktı, çıkmıyor. Bunu 15 yıldır konuşuyoruz. 2008’de duvara çarptığımız söylendi ve planlama adı altında durdurma uygulandı, neden hala planlama çıkmadığı ve planlama çıkmadığı için de neden asimetrik büyümeme izin verildi. 300 hastane başhekim kadrosu dışında kadroyu 9 yıldır almadan yaşatıldığını; daha önce serbestken özel sektörde kadro devrinin yasaklandığını anlayamıyoruz. Kamu olsun özel olsun iskanı olmayan hastanelerde hastanecilik yapmamıza müsaade edilirken, bunun laboratuarındaki mekan usulsüzlüklerinin düzeltilmezse laboratuar ruhsatlarımızın neden iptal edileceğini anlayamıyoruz. Sağlıkta çıktılar bu kadar değerliyken 15 yıldır çıktılardan ziyade hastanelerimizin milim milim ölçülmesini; 24 saat sağlık hizmetini kesintisiz verelim diye bazen yetişemediğimizde kamudan nöbetçi doktor bulundurduğumuzda hastanelerimizin baskına uğrayarak o doktorlara kaçak muamelesi yapılıp hala niye ceza yediğimizi, bu doktor sıkıntısında biz de kamusal bir iş yaparken anlayamıyoruz.

Başbakanlık acil genelgesi varken, her acil hastayı kabul edip tedavi etmek zorundayken tedavi ettiğimiz bu hastaları neden SGK’ya yatak fazlalığı sebebi ile fatura edemediğimizi ve neden mahkemelik olduğumuzu, angaryaya zorlandığımızı anlayamıyoruz. Bu kadar güzel üniversite hastanesi varken ve nitelikli işlerin yüzde 50’sinden fazlası özel hastanelerde yapılırken özel hastanelerde bu kadar teknik donanım ve bu kadar değerli doktorlar varken neden hala düzgün bir afiliasyon yapılıp üniversitelerimizin bundan bizim de üniversitelerimizden yararlanamadığımızı anlayamıyoruz. Daha önce yaptığımız beyin pili ve birçok nitelikli işlerin daha dün yapılırken bugün neden yapamadığımızı, SGK’nın neden işi bize ödemediği ama mekanı ödemeye kalktığını anlayamıyoruz. Depreme dayanıklı binalarda olmak için neden teşvik edilmiyoruz, bunun için ciddi teşvikler verilmiyor, yol gösterilmiyor. Bize gelen vatandaştan 12 lira alınırken ekonomik krizde bunun 15 liraya çıktığını, bununla SGK’ya 300 milyonluk bir kar ettirilmeye çalışılırken ikinci muayene yaptırılırken vatandaşı muayene ettiğimiz için SGK’dan para alma yerine SGK’ya para ödemek zorunda kaldığımızı anlayamıyoruz. Canını kurtarmak için acillerde canhıraş uğraştığımız vatandaşlarımızın bazılarının yakınlarından canlarımızı niye zor kurtardığımızı da anlayamıyoruz. 11 yıldır insan yazması olan Sağlık Uygulama Tebliği fiyatlarına neden lehimize düzeltmelerin yapılmadığını da anlayamıyoruz. Bu kadar şeyi anlamıyorsanız niye bu işi yapıyorsunuz, diyeceksiniz”

Özel hastaneler adına konuşan ve siyasetçilere ve bürokratlara “Bizsiz bir sistem tasarlamayın. Bizsiz bir sistem tasarlamadığınızı ve tasarlamayacağınızı biliyoruz” ifadesi ile seslenen Bahat, “Cumhurbaşkanımız tüm sektörlerde ve devletteki sıkışmayı görmüş olmalı ki vatandaşlara bir yönetim değişikli modeli getirdi ve vatandaşlara ve siyasete bu yönetim değişikliği konusunda evet dedi. Canı gönülden inanıyorum ki, 9 yıllık OHSAD Başkanlığım döneminde çok ciddi durgunluğa giren sektörümüz de bu yönetim değişikliğinden memleketimiz gibi fayda görür ve yeni düzlüklere çıkmak ve yeni mavi sulara yelken açmak için yeni değişikler olur ve yeniden hızlanırız. Ülkemizde ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti halkı ve ülkemiz için üretmeye ve çalışmaya her zamankinden fazla devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

SGK Başkanı Dr. Selim Bağlı: “Özel sağlık sektörü ayakta kalacak”
Açılışta konuşan SGK Başkanı Dr. Selim Bağlı ise, SGK kurumu olarak geniş bir ekip ile birlikte toplantılarda yer alacaklarını belirtti. OHSAD’ın mutabakatını almadan hiçbir düzenleme yapmadıklarını ifaden Bağlı, “SGK olarak yönetişim şeklinde bir yönetim modeli ile çözüm ortakları, partnerler, SGK’lar ve iş birliği yapılan tüm kesimlerle anlaşarak ve uzlaşarak düzenleme yapıyoruz” dedi.

Özel sağlık hizmet sunucularının şehir hastanelerinin devreye girmesiyle birlikte geleceğinin ne olacağı konusunun tartışıldığını belirten Bağlı, “Sağlık Sigortası dünyada yürütülmesi en zor hizmetlerden biridir. Sosyal güvenlik reformunun dört temel bileşeninden biri de Genel Sağlık Sigortası. GSS’nin başarı kriterlerine baktığımızda: kapsamlı ve erişilebilir olacak, kaliteli bir sağlık hizmeti sunacak. Sizin hastanız aynı zamanda bizim sigortalımız. Kaliteli bir hizmetin sunulması gerekiyor. Bu hizmetin kamuda mı, özelde mi sunuluyor olduğu bizim için çok fark etmez. Önemli olan bizim için sigortalının tatmini, kaliteli sağlık hizmetine erişimi. SGK olarak yaklaşımımız böyle. İkinci olarak, hangi hizmetin kamusal hangi hizmetin özel olduğu; bir hizmetin niteliğinden dolayı mı, yasama organının tanımlamasından dolayı mı kamusal olduğu hep tartışılır. Son gelinen noktada bir hizmeti kamu düzenliyorsa, denetliyorsa ve finanse ediyorsa kimin tarafından yürütülürse yürütülsün ya da üretilirse üretilsin o hizmet kamusaldır. Eğer özel sağlık hizmet sunucuları kamunun düzenlediği, denetlediği ve finanse ettiği bir hizmeti sunuyor ise burada bir kamusal hizmet vardır. Buna özel hizmet dememize gerek yok. Dolayısıyla, özel sağlık hizmet sunucuları kamusal hizmet sundukları için tipik bir özel sektör değildir. Aslında hepimiz kamu hizmeti sunuyoruz ve kamu hizmeti sunan taraflar olarak anlaşarak, uzlaşarak sorunlarımızı çözmemiz gerekiyor” diye konuştu.

SGK’lı vatandaşların hastanelere müracaatlarına ilişkin veriler paylaşan Bağlı, “Genel olarak 2016 yılına baktığımızda özel sağlık hizmet sunucularına 28 milyon sigortalı vatandaş müracaat etmiş, 74 milyon adet provizyon alınmış, 9,1 milyar TL de ödeme yapmışız. Tüm hastaneler müracaat eden vatandaş sayısı 67 milyon, provizyon sayısı 406 milyon, yazılan reçete 349 milyon ve tüm sağlık gideri 68 milyar TL. Sözleşmeli özel sağlık hizmet sunucusu 1454 adet, devlet hastaneleri ve üniversiteler bu rakama eklendiğinde 2400 hastane ile sözleşmemiz bulunmakta” dedi.

Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatlarındaki düzenlemenin ve bu konudaki baskının çok tartışılan bir konu olduğunu vurgulayan Bağlı, “2008’den bu yana da değişiklik yapılmadığı taraflarca biliniyor. Düzeltilmesi gereken kalemler bulunuyor. Ancak mali alan diye bizim de bir kısıtımız var. SGK nihayetinde primlerle finanse edilen bir kurum. Açığımız olduğunda Türkiye Cumhuriyeti devletine müracaat edip sosyal devletin gereği olarak devletten açığı finanse ettiriyoruz. Bütçe açığı, Türkiye’nin 2016 yılındaki değişkenleri ve değerleri, 2017 yılında mali istikrarı mutlaka koruma yönündeki eğilim ve hedefler ile birlikte bize tahsis edilen belirli bir bütçe var. Bu bütçe şartları çerçevesinde nasıl bir iyileştirme yapabiliriz. Bir kere sektörü ayakta tutmak gerekiyor. 230 bin nitelikli istihdam sağlayan, kaliteli sağlık hizmet sunumu yapan, sigortalıyı memnun eden bir sektörün mutlaka ayakta kalması gerekiyor. Şehir hastaneleri hayata geçse de özel sağlık hizmet sunucuları hayatlarına devam edecekler. Kamunun bu konuda bir kısıtlayıcılığı olduğunu düşünmüyorum. Sektörün ayakta kalabilmesi için de evet, sunduğu hizmet kamu hizmeti ama burası da bir özel sektör. O nedenle fiyatlarda, SUT kalemlerinde düzenleme yapılması gerektiği tartışılmaz bir gerçek. Bu konuda, OHSAD ve SGK olarak 5-6 aylık bir çalışma yaptık. Karar mercilerinde de bunu gündeme getirebilirsek sektörün sorunlarını büyük ölçüde azaltmış oluruz. Tabi tüm bunlar mali imkanlar çerçevesinde. Açığı çok fazla artırmamamız gerekiyor çünkü SGK açığını artırdığımız zaman ya emekli maaşından kesintiye gideceğiz ya da pirimi artıracağız. Her ikisi de tasvip edilecek bir durum değil. Bütçe dengelerini ve SGK’nın mali dengesinin sürdürülebilirliğini bozmadan düzenlemelerin yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu.