7. OHSAD Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları Katılımcıların Yoğun İlgisiyle Başladı

0
725
7. OHSAD Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları katılımcıların yoğun ilgisi ile başladı
image_printYazdır

7. OHSAD Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, SGK Başkanı Mehmet Selim Bağlı, TOBB Türkiye Sağlık Kurumları Meclisi Başkanı Dr. Seyid Karaca, Özel Hastaneler Platformu Derneği Başkanı Dr. Mehmet Altuğ ve OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat’ın katılımı ile 14 Nisan Perşembe günü açıldı.
Sağlık sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getiren ve sektörün sorunlarına ortak çözüm alternatiflerinin oluşturulmasına zemin hazırlayan 7. OHSAD Kurultayı, 17 Nisan 2017 tarihine kadar devam edecek.

“SUT fiyatları kurumların zarar etmesine neden oldu”
OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat
Açılış konuşmasına “yaşadığımız sıkıntılar konusunda orta vadede çözüleceğine inanıyorum” sözleri ile başlayan OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat, özel sektörün özellikle SGK’ya yapılan işin yüzde 25’ini yapan, devasa bir sektör olduğunu ifade etti.
SUT fiyatlarının kurumların zarar etmesine neden olduğunu vurgulayan Dr. Reşat Bahat, “Sağlıkta dünyaya model oluşturabilecek bir düzen kurduk, gerçekten bize özel bir model. Ancak yüz yıllık Avrupa modellerinin bile güncellendiği noktada, bizim 10-15 yıllık modellerimiz eğer reform edilmezse kara bir deliğe dönüşeceğini hep birlikte görüyoruz. Hızlı bir reforma ihtiyacı var. Sağlıkta dönüşüm bitebilen bir şey değildir. Yıllara sari bir harekettir. Sürekli dönüşeceksiniz, çünkü ihtiyaçlar ve beklentiler çok değişiyor. 5 yıl içinde 100 hastane üyemizi kaybettik. Ruhsatları askıda. Hastanelerimizin yüzde 20’si kapandı. Daha ne kadarının da kapanabileceğini bilmiyoruz. Eğer bu bir ölçü ise artık elimizde bir ölçü var” şeklinde konuştu.
SGK’da işi değil, kurumu fiyatlayarak yanlış bir uygulama yapıldığına dikkat çeten Dr. Reşat Bahat, “Aynı muayene x hastanede bu fiyat, üniversite hastanesinde bu fiyat, devlet hastanesinde bu fiyat, eğitim hastanesi olunca bu fiyat dedik. Ama iş aynı iş. Belki birisinde bakan doktor daha kaliteli, belki bir diğerinde asistan doktor bakıyor. Biz işi fiyatlamadığımızdan sektör asimetrik bir rekabete doğru gitti. Mutlaka ve mutlaka işi fiyatlamamız gerekiyor” yorumunu yaptı.
SGK’nın ödeme emirleri içinde eğitimin finansmanı olmadığını ancak sağlığa yapılacak ödemenin bir kısmının eğitime yapıldığını belirten Dr. Reşat Bahat, “Üniversite hastanesi olmak, eğitim hastanesi olmak pahalı bir iştir. Bunun eğitimle ilgili bir maliyeti vardır. Mutlaka ve mutlaka eğitimin finansmanı bir başka kuruma, kuruluşa ya da -Maliye olsun, Milli Eğitim Bakanlığa olsun- bir bakanlığa bırakıldıktan sonra SGK’nın eğitimin finansmanından çekilmesi gerek. Ama bir başka yere emanet edilmeden SGK buradan çekilirse zaten sıkıntıda olan eğitim daha da sıkıntıya girer” ifadesini kullandı.
Sektörün kirlilik korkusu ile yönetildiğini, birçok işlemi özel hastaneler yapabildiği halde işlemin üçüncü basamak ve eğitim hastanelerine verildiğini söyleyen Dr. Reşat Bahat, “Kirlilik algısı ile yönetmeye başladık. Özel sektörde o ameliyatları yapabilen, o cihazları takabilen arkadaşlarımız sadece basit ameliyatları yapabildiler. Niteliklerinin önemli bir kısmını kullanamadılar. Halbuki bizim sermaye açığı kadar önemli bir açığımız yetişmiş insan, iyi yetişmiş hekim açığımızdır. Biz sağ elini kullanan doktorun sol elini kullanmasını engelledik. Eğer bu kirlilik algısı ile ödeme yapılmıyorsa, o ameliyatın yapılması gerektiğini, o cihazın alınması gerektiğini ifade etmek için birden fazla doktor ya da başka bir hastanenin doktoru da imzalasın. Neden asimetrik bir rekabete müsaade ediyoruz.” şeklinde konuştu.

OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat sektörün güncel konularına kısa kısa değindi…

“Türkiye’de kişi başı sağlık harcaması 500 doların altına indi”
“SGK içindeki GSS’nin topladığı primler ve bütçeden aldığı yüzde 25’lik pay sağlığa harcanan paradan 10 milyar daha fazla. Sağlık sektörü olarak, ürettiğimiz işin karşılığı olan 10 milyarlık kısmı daha önceleri yanlış finanse edilmiş emekliliği fonlamak için diğer sektörlere aktarıyoruz. Biz sadece kaynağı kendimiz için değil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının erken emekli olması için aktarıyoruz. Bunun bir an önce düzeltilmesini istiyoruz. Daha düne kadar, yani 10 yıllık süreçte GSMH’nin yüzde 6,2’si sağlığa harcanırdı. Türkiye zenginleşti. OECD ülkelerini hep model aldık ama bizim sağlığa harcadığımız para bu 10 yıl içinde yüzde 5,4’e indi. OECD ülkeleri içinde yine yüzde 9’un altında sağlığa para harcayan bir ülke yok. Son yıllardaki devalüasyonlardan sonra Türkiye’de kişi başı sağlık harcaması 500 doların altına indi.
Vatandaştan para almayalım ama emeğimizin ve maliyetlerimizin karşılığını alalım. Eğer maliyetlerimizi güçlü bir sigorta kuruluşu ya da kuruluşları ödeyecekse bu bizim hoşumuza gider. Ayrıca yine Sağlık Bakanlığımıza, 200’e yakın hastane sadece bir başhekim kadrosu alabildi. Biz bu işleri sürdüremiyoruz. 2008, planlamanın 8. Seneyi devriyesi… SUT fiyatları 11 yıldır artmadı. Bu gün geldiğimiz nokta tam anlamıyla bir bağımlılık noktası.”

“Sağlıkta katastrofik harcamalar siyasetin rahatsız olduğu bir nokta”
Hizmetlerimizin yüzde 50’sinden fark alamıyoruz, fark almamız yasak. Olabilir, sağlıkta katastrofik harcamalar siyasetin rahatsız olduğu bir noktadır. Ama hizmetlerinizin yüzde 50’sinden fark alamıyorsanız ve bu kesimlerde hiçbir zam, hiçbir güncelleme yapılamıyorsa sizin o işi sürdürmenize imkan yok. Çünkü biz vergimizi, KDV’mizi kendimiz veriyoruz, personelimizi kendimiz ödüyoruz. Bizim kirayı geciktirme şansımız yok. Biz yatırımımızı kendimiz yapıyoruz. Biz kırılgan bir sektörüz. Özellikle fark alınmayan kalemlerde, herhangi bir kurumla farklı ödeme almak çok daha incitici.
Bu şekilde olduğu için özellikle acilde, acil hizmetlerinin yüzde 80’ini Türkiye’de kamu hastaneleri veriyor. Eğer acil hizmetlerin yüzde 80’ini kamu vermese acildeki ve sağlıktaki sağlık bakanlığı memnuniyet endeksleri yüzde 60’lara yakın rakama inmez. Çok daha yukarıya çıkar. Çünkü orada çok büyük bir yığılma var. Neden yığılma var? Çünkü 550 tane özel hastanenin acilleri berbat durumda. Kamudan doktor alıyoruz, gayri yasal çalıştırdığımız için hastanemiz kapanacak noktaya geliyor. Sürekli şikayet alıyoruz. Kamudan doktor almıyoruz, kadromuz yok, hizmet veremiyoruz. Hepsini bulduk hizmet verdik , 1 lira idrar parası ile, 2,5-3 lira hemogramla gecenin üçünde 5,8 lira, 6 lira beyin cerrahı konsültasyonuyla bu hizmeti yürütemiyoruz. Yürütemediğimiz zaman bu hizmetlerimizin kalitesi düşüyor. Sayısı azalıyor ve kamuda yüklenme oluyor.
Hasta sayısının yüzde 10’unu geçmemesi kaydı ile acile verilen paraları üç katına kadar artırın dedik. Ciddi söylüyorum tasarruf olacak. Ama bir türlü bunlar hayata geçmedi. İvedilikle hayata geçmesi gerekmektedir.”

“Sektörümüzde denetimler biran önce durdurulmalı”
“Sağlık Bakanlığımızdan sektörümüzde denetimlerin biran önce durdurulmasını istiyoruz. Binaların değil, işin denetlenmesini gerekir. Ruhsata esas denetimler bizi mahvediyor. Kamudan doktor almak yada kamudan nöbet hizmeti satın almak istiyoruz. Biliyoruz ki bir yönetmelik çalışması var. Geçmişe dair bir af beklentimiz var. Hastanemize giren arkadaşlar ciromuzun binde 1, binde 2’sini almadan çıkmıyorlar. Geçmişte verilen cezaların da affedilmesi beklentisi içindeyiz.”

“SUT fiyatları hem nominal hem de reel olarak düştü”
Özel Hastaneler Platformu Derneği Başkanı Dr. Mehmet Altuğ
Sağlık sektörünün insan odaklı çalıştığının altını çizen Özel Hastaneler Platformu Derneği Başkanı Dr. Mehmet Altuğ, malzeme, hizmet ve personel çeşitliliği açısından diğer sektörlere göre daha maliyetli iş yapıldığını ifade etti.
Ana gider kaleminin personel gideri olduğunu ve her yıl enflasyon oranında artışlar yapıldığını belirten Dr. Mehmet Altuğ, maliyet artışlarına değinerek, “2016 yılı zammı da eklenince asgari ücretli çalışan personellerimizin giderlerinin artması, domino etkisi ile birlikte diğer çalışanların maliyetlerinin de bu orana yakın artmasına sebep oldu. 2003 yılından günümüze enflasyon yüzde 143 arttı. 2014 yılı başında asgari ücrette 11 yılda reel olarak yüzde 72; nominal olarak ise yüzde 336 artış sağlandığı belirtilmişti. Asgari ücretin işveren maliyeti yaklaşık 5 kat arttı” dedi.
2003 yılından günümüze, Bütçe Uygulama Talimatı ve Sağlık Uygulama Tebliği fiyatlarında artış olmadığı gibi, bazı kalemlerde ciddi düşüşler olduğuna dikkat çeken Dr. Mehmet Altuğ, “Bunlara ilave olarak getirilen ve her yıl kapsamı artırılan ayaktan muayene paket uygulamaları, SUT fiyatlarının daha da düşmesine sebep oldu. Sağlık hizmetlerinin gerçekleştirilmesi için gerekli girdilerde 2003 yılından bu güne kadar çok ciddi artışlar oldu. SUT fiyatları hem nominal hem de reel olarak düştü. 2015 yılı fiyatlarının 2005 fiyatlarına ulaşması için mevcut SUT fiyatlarının ortalama yüzde 120 oranında arttırılması gerekir” şeklinde konuştu.

“İş güvenliği konusunda TOBB Sağlık Meclisi olarak yapılan bir dizi çalışma mevcut”
TOBB Türkiye Sağlık Kurumları Meclisi Başkanı Dr. Seyid Karaca
OHSAD Kurultayının fiziki kalite olarak bugüne kadar katıldığı en güzel kongrelerden biri olduğunun altını çizen TOBB Türkiye Sağlık Kurumları Meclisi Başkanı Dr. Seyid Karaca, kongre katılımcılarının her alandaki katılımlarıyla bu güzel tabloyu oluşturduğuna dikkat çekti.
İş güvenliği konusunda TOBB Sağlık Meclisi olarak yapılan bir dizi çalışma olduğunu ve her yıl ocak ayında yapılan yıllık toplantılarda statü değişiklikleri olabildiğini ifade eden Karaca, “Ocak ayındaki toplantı konusunda hiç değilse sağlık sektörünün çok tehlikeli sınıftan az tehlikeli sınıfa alınması konusunda çalışma bile sektöre motivasyon olacaktır” dedi.
Kurultayın ana teması olan verimlilik konusuna değinen Dr. Seyid Karaca, “Amaç mevcut kaynaklar ile maksimum faydaları elde etmek. Bunun için iki koşul gerekir: Bu faydalar en düşük minimum maliyetler ile meydana getirilir ki genel faydalar maksimize olsun; Doğru mallar veya hizmetler üretilmelidir ki maksimum faydalar sağlanabilsin. Bu ikisini kesiştirmemiz gerek” ifadesini kullandı.
Sağlık harcamalarında artış ve nedenlerini anlatan Dr. Seyid Karaca, “Yükselen hasta beklentileri ve artan hastalık yükü sağlık hizmetleri talebini artırmakta, buna karşın kaynakların yetersiz tahsisi ve yükselen hizmet birim maliyeti sağlık hizmet arzına etki etmektedir. Verimsizliğin kaynaklarından biri de israftır. Amerika’da yapılan bir araştırma sağlık hizmet sunumu esnasında 2008 yılında 1,2 trilyon dolar israf yapıldığını ortaya koymuştur” şeklinde konuştu.

“Özel sağlık hizmet sunucuları da, kamu hastaneleri de kamu hizmeti sunuyor”
SGK Başkanı Mehmet Selim Bağlı
SGK olarak Sağlık Bakanlığından sonra en büyük partnerlerinin özel sağlık hizmet sunucuları olduğunu belirten SGK Başkanı Mehmet Selim Bağlı, 2008 yılından bu yana SUT fiyatlarında ayarlamanın yapılmamış olması ve fiyatların baskılanması konusunda söyleyecek hiçbir şeyin olmadığını ifade etti.
Kalkınma Bakanlığının Koordinatörlüğünde Sağlık Bakanlığı ile birlikte, Sağlık Komisyonunun toplanarak çalışmalara başlanacağını söyleyen M. Selim Bağlı, “Sağlık hizmeti kamu tarafından da özel sağlık sunucuları tarafından da sunulsa maliyet teorisinin temel bir tanımı vardır. Bir hizmetin hangi aktör tarafından sunulduğu değil, kim tarafından finanse edildiği esastır ve o hizmetin kamusal mı, özel mi olduğunun tarifi yapılırken finansmanına bakılır. Eğer sağlık hizmeti bir şekilde kamu tarafında finanse ediliyorsa bunun özel sektör tarafından ya da kamu tarafından yapılması onun kamusal olup olmadığı tartışmasını oluşturmaz. Özel sağlık hizmet sunucuları da, kamu hastaneleri de kamu hizmeti sunuyor. Çünkü her ikisinin finansmanını nihayet kamu gerçekleştiriyor. Yine temel konulardan biri hizmetin finansmanından da önce hizmetin niteliğinin de kamusal olup olmadığı konusu ciddi bir kriter. Sağlık hizmeti dünyanın genel literatüründe kabul gördüğü üzere bir temel kamusal hizmettir. Dolayısıyla sağlık hizmet sunucuları olan özel sağlık hizmet sunucuları da kamu hizmeti aktörleridir” şeklinde konuştu.
Kamu hizmetinin bir maliyeti olduğunun ve ‘bütçe imkanları’ konusunun altını çizen M. Selim Bağlı, konuşmasına şöyle devam etti: “Sonuç itibari ile baktığımızda SGK bir geri ödeme kuruluşu. Prim topluyoruz, emekli harcamalarını ve sağlık harcamalarını gerçekleştiriyoruz, buradaki farkı-açığı Maliye Bakanlığına yazıyoruz, o da bize ödüyor. 2015 yılı bütçesine baktığımız zaman yaklaşık olarak sağlık harcamaları toplam giderlerimizin yüzde 25’ine denk geliyor. Yani harcamamızın dörtte birini sağlık hizmet sunumunun finansmanında kullanıyoruz. Bu yaklaşık 60 milyar TL’lik meblağa denk geliyor. Bunun tedavi harcamalarına denk gelen kısmı 39,5 milyar TL, ilaç harcamaları ise 19 milyar TL. Tedavi harcamalarına baktığımızda en büyük kısmı 24 milyar TL ile devlet hastaneleri, 8,6 milyar TL ile özel hastaneler, 7 milyar TL ile üniversite hastaneleri gerçekleştirmiştir.”
2013 yılından bu yana özel sağlık sunucularına yapılan ödemelerde ciddi bir artışın olmadığının görüldüğünü söyleyen M. Selim Bağlı, “Özel sağlık hizmet sunucularının bütçesi yıllar itibari ile 2013’de 7,8 milyar TL, 2014’te 8,1 milyar TL, 2015’te 8,6 milyar TL ödeme şeklindedir. Sağlık bakanlığındaki eğilime baktığımızda özel sağlık sunucularına yapılan ödemelerde ciddi bir artışın olmadığı görülüyor. Bizdeki rakamlar özel sağlık hizmet sunucularına yaklaşık olarak 30 milyon kişinin müracaat ettiğini gösteriyor, 89 milyon adete ulaşan bir provizyon hacimleri var ve 230 bin kişiye yakın bir istihdam söz konusu. Bizim için tabi en önemlisi özel sektörün sağladı rekabetin, dinamizmin kamu için bir yol gösterici olması ve kamunun ilk defa bir rekabetle karşı karşıya gelerek kendine çeki düzen verme imkanına sahip olması” dedi.
Özel sektörün ayakta kalacağını Türkiye’nin de tercihinin bu olduğunu belirten M. Selim Bağlı, sektöre ilişkin sıkıntılarını ise şöyle dile getirdi: “Bu sektörün ayakta kalması ve para kazanması gerekiyor. SUT konusunda mutlak haklısınız. Herhalde yolsuzlukla yan yana gelmesi gereken iki meslek hakimlik ve hekimliktir. Yolsuzlukla ve usulsüzlükle hiçbir şekilde bunların yan yana gelmemesi gerekiyor. Özel sağlık kuruluşları SUT’a ve SGK’ya ilişkin sıkıntıları dile getirdi. Ben de birkaç sıkıntımı dile getireceğim. Bir hastane düşünün 124 bin vakanın 123 bini acil, hastane düşünün ölüyü tedavi ediyor, hastane düşünün 60 yaşındaki teyzeye doğum yaptırıyor, evlenmemiş kızımıza sezaryen ameliyat yapıyor. SGK’nın ödediği bu para işte bu SUT fiyatları üzerinde baskılamaya neden oluyor. Tüm bu SUT ile ilgili düzenlemeler aslında bu tür konuları önleyebilmek için. Yolsuzluk ve usulsüzlüğü önlemek için öyle düzenlemeler getirmişiz ki, kötü para iyi parayı kovar misali, kötü iş yapan hastaneler maalesef size ödememiz gereken kısımdan pay alıyor. Bizi dolandıran, dolayısıyla da sizi dolandıran hastanelerle de birlikte yürümememiz gerektiğine inanıyorum.”

“Tüm hastanelerimizi en iyi şekilde, rantabl olarak çalıştırırsak başarılı oluruz”
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş
Kurultayın açılışında konuşan Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, herkesin sorunlarının olduğu, zor bir alanda çalışıldığına değinerek sorunların ortak zeminde paylaşılarak çözmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye’de 900’ü kamu, 550’si özel, üniversiteler de olmak üzere toplamda 1500 hastane olduğunu belirten Prof. Dr. Eyüp Gümüş, “Bu hastaneleri en iyi şekilde, rantabl olarak çalıştırırsak başarılı oluruz. Sağlıkta dönüşüm projesinin 14 yıldan beri uygulayıcısı ve bugün de bu dönüşümün devamını sağlayacak yeni projeleri yapan bir bakanlık olarak çalışmalara devam ediyoruz. Son 14 yılda özel sektörün de katkısı ile Türkiye’de sağlık hızlı bir ivme ile çıkış yapılmış ve vatandaşlarımızın erişimi artırmıştır. Tabi bu bir özveri işi. Türkiye’de sağlıkta bu ilerlemede sağlık teşkilatlarımızın ve personelimizin de özverisi var” şeklinde konuştu.
Özel sektörün bugün 556 hastanesi, 40 bin yatağı ve 20 bine yakın hekimi ile hizmet verdiğini söyleyen Prof. Dr. Eyüp Gümüş, Türkiye’de özel sektörün önemi konusuna şu sözlerle değindi: “Ülke bu hastaneleri yapmaya kalksa belki 15 yılda yapacaktı. Biz bu sorunları yaşıyoruz. Bir hastane yapmaya kalkıyoruz, müteahhit iflas ediyor, bir daha iflas ediyor, öbürüne veriyor o da iflas ediyor. Etfal Hastanesini taşıyacağımız Seyrantepe’deki hastane 5 yıldır yapılacak. Kamunun dinamikleri zor. Ama özel sektör karar veriyor ve hızlı bir şekilde uygulamaya koyuyor. Türkiye sağlıkta dönüşümü gerçekleştirdiyse özel sektörün burada çok büyük payı vardır. Burada bu dinamikleri nasıl çalıştıracağımızı da hep birlikte değerlendireceğiz.”
Üniversite ve kamu hastanelerinin de sorunları olduğunu kaydeden Prof. Dr. Eyüp Gümüş, “Öncelikle bu dönemde Ekonomi Koordinasyon Kurulunda üniversite hastanelerimizi gündeme aldık. Şu anda 45 üniversite hastanemizin 4 milyara yakın borcu var. Mal alırken 2 yıl sonrasına senet ya da çek vermeye ve ya vade yapmaya çalışıyorlar. Hiçbir firma da mal vermiyor. Biz bunları masaya aldık. Ekonomi Koordinasyon Kurulunda yaklaşık 24 maddelik Eylem Planı ile üniversite hastanelerimizin yeni dinamiklerini, başta YÖK başkanımız olmak üzere tartışıyoruz. Üniversite hastanelerimizin tüm yapısını ve sorunun sebeplerini değerlendiriyoruz” dedi.
Bakanlık olarak öncelikli ana hedeflerin koruyucu sağlık hizmetleri, erken teşhis ve tedavi hizmetleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Eyüp Gümüş, sağlık sektörünün çok paydaşlı bir alan olduğunu ve sektördeki firmaların da üretim yapamamaları halinde sağlıkta dönüşümün mutlaka bir gün sekteye uğrayacağını belirtti.

ohsad_kurultayi_acilis_2

7. OHSAD Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları katılımcıların yoğun ilgisi ile başladı

7. OHSAD Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları katılımcıların yoğun ilgisi ile başladı

7. OHSAD Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları katılımcıların yoğun ilgisi ile başladı