Hospital Manager – Sağlık Sistemimizin Geleceğini İnşa Etmek Hepimizin Ortak Sorumluluğu – Şubat 2025

Sağlık sektörünün deneyimli ismi ve OHSAD Genel Başkanı Dr. Reşat Bahat ile açıklanan yeni sağlık programından, 2025 yılma yönelik öngörülere, özel sağlık hizmet sunucularının karşılaştığı zorluklardan, sağlık harcamalarının finansmanına kadar pek çok kritik konuyu ele aldık. Dr. Bahat, hem mevcut durumu hem de geleceğe dair beklentileri hospitalmanager için değerlendirdi.

H.M: Yeni Sağlık Bakanımızın açıkladığı programı değerlendirir misiniz?

Reşat BAHAT: Sayın Bakanımız Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü yaptığı dönemden tanıdığımız, sektörün sorunlarını yakından bilen bir isim. Kendisinin açıkladığı program, özel hastaneler ve sağlık kuruluşları için oldukça kapsamlı değişiklikler içeriyor. Bakan, özel hastaneler mevzuatının tamamen yenileneceğini ve kamu, üniversite ile özel hastanelerin aynı standartlarda hizmet vermek zorunda olacağını belirtti. Bu ifadeyle, sağlık hizmetlerinde kalitenin ve eşitliğin artırılmasının hedeflendiğini anlıyoruz. Bu elbette bizi sektörel olarak umutlandıran bir yaklaşım.

Aynı zamanda, sağlık sistemini suistimal edenlere karşı denetimlerin sıklaştırılacağı ve tüm branşlarda uzman hekimler ile akademisyenlerden oluşan komisyonlar kurulacağı ifade edildi. Bu denetimlerin hastanelerimizin çıktılarının değerlendirildiği denetimler olmasını umuyoruz. Ayrıca denetim uygulamalarının kurumlar için aynı zamanda eğitici olduğu göz ardı edilmeden yapılmasını önemsiyoruz.

Bakan, koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik vereceklerini planladıklarını açıkladı. Ayrıca, bilimsel üretimi artırmak ve sağlık teknolojileri alanında ilerleme kaydetmek için Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı ve Uluslararası Sağlık Hizmetleri A.Ş.’nin yeniden yapılandırılacağı belirtildi. Bunun Türkiye’nin sağlık alanında uluslararası düzeyde daha rekabetçi hale gelmesini sağlamasını bekliyoruz.

Bu reformların başarılı bir şekilde uygulanması, sağlık sisteminin daha şeffaf, etkin ve erişilebilir olmasını sağlayacaktır. Ancak, uygulama sürecinde tüm paydaşların iş birliği ve koordinasyonu önem arz etmektedir.

H .M: Sağlık sektörünü 2025 yılında sizce neler bekliyor?

Reşat BAHAT: Sağlık sektörü, 2025 yılında önemli dönüşümler ve zorluklarla karşı karşıya kalacak. Ancak öncelikle şunu vurgulamalıyım ki, sağlık hizmeti maliyeti yüksek bir hizmettir ve bu hizmetlerin sürdürülebilir şekilde sunulabilmesi için kamu tarafından finansmanın yeniden planlanması gerekmektedir. Özellikle özel sağlık kuruluşları, sistemin yükünü hafifletmede kritik bir rol üstleniyor. Bu hizmetlerin sürdürülebilirliği için adil bir fiyatlandırma politikası ve etkin bir ödeme sistemi olmazsa olmazdır.

Dijitalleşme ise sektördeki dönüşümün temelini oluşturacak. Tele sağlık uygulamaları, yapay zeka destekli teşhis ve tedavi yöntemleri ve giyilebilir teknolojiler sayesinde sağlık hizmetleri hem daha erişilebilir hem de daha verimli hale gelecek. Ancak bu teknolojik yeniliklerin hayata geçirilmesi için kamu ve özel sektörün birlikte çalışması ve yatırım maliyetlerini karşılayabilecek mekanizmalar oluşturulması gerekiyor. Ayrıca veri güvenliği, dijitalleşme sürecinde en dikkat edilmesi gereken konuların başında geliyor.

Sonuç olarak, sağlık sektörünü bekleyen bu dönüşümler, sadece teknolojik ilerlemelerle değil, aynı zamanda finansal ve yapısal reformlarla desteklenmelidir. OHSAD olarak bizler, kamu ve özel sektörün uyum içinde çalışmasını sağlayarak hem hastalarımızın hem de sağlık kuruluşlarımızın yararına çözümler üretmek için çalışmaya devam edeceğiz. Sağlık sistemimizin geleceğini inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğudur.

H.M: Sağlık sektörünün önemli paydaşı olan özel sağlık hizmet sunucuları bakış açısı ile sizce 2025 yılında öncelikli ele alınması gereken konular nelerdir?

Reşat BAHAT: Özel sağlık hizmet sunucuları, sağlık sistemimizin sürdürülebilirliği ve vatandaşlarımızın kaliteli sağlık hizmetine erişimi açısından kritik bir rol üstlenmektedir. Ancak önümüzdeki süreçte bu kuruluşların etkinliğini koruyabilmesi ve daha da geliştirebilmesi için ele alınması gereken öncelikli konular bulunmaktadır.

En önemli meselelerden biri finansal sürdürülebilirliktir. Sağlık hizmetleri, doğal olarak yüksek maliyetli bir alandır. Özel sağlık sunucularının maliyetlerini karşılayabilecek şekilde kamu tarafından adil ve sürdürülebilir bir finansman modeli oluşturulması gerekmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun geri ödeme politikaları, güncel maliyetlerle uyumlu hale getirilmelidir. Kamu-özel iş birliğini güçlendiren ve her iki tarafın da çıkarlarını gözeten çözümler geliştirilmeden, kaliteli sağlık hizmetinin devamlılığı mümkün olmayacaktır.

Dijitalleşme ve teknolojik yatırımlar da 2025 yılı itibarıyla sağlık sektörünün dönüşümünde merkezi bir role sahip olacaktır. Tele sağlık, yapay zeka destekli teşhis ve tedavi yöntemleri, büyük veri analitiği gibi yenilikler sağlık hizmetlerini daha erişilebilir ve verimli hale getirecektir. Ancak, bu teknolojilerin entegre edilmesi için özel sağlık sunucularının finansal desteğe ve teşviklere ihtiyacı vardır.

Son olarak, sektörün dinamik yapısı dikkate alındığında, mevcut regülasyonların ve politikaların güncel ihtiyaçlara uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Özel sağlık hizmet sunucularının karar alma süreçlerinde aktif bir şekilde yer alması, daha etkili ve dengeli çözümlerin üretilmesine katkı sağlayacaktır.

OHSAD olarak, kamu ve özel sektörün uyum içinde çalışmasını sağlamaya, kaliteli sağlık hizmetlerini sürdürülebilir kılmaya ve vatandaşlarımızın bu hizmetlere erişimini artırmaya yönelik çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

H.M: Sağlık harcamaları ve sağlığın finansmanına ilişkin görüş ve önerilerinizi alabilir miyiz?

Reşat BAHAT: Sağlık harcamaları, global olarak olduğu gibi Türkiye’de de hızla artmaktadır ve bu durum sağlık sisteminin finansmanında ciddi zorlukları beraberinde getirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, ülkelerin GSYİH’nin %9-10’u sağlık harcamalarına ayrılmaktadır. Türkiye’de ise bu oran % 4-4,5 bandında seyretmektedir.

2023 yılında Türkiye’nin toplam sağlık harcaması yaklaşık 1 trilyon 244 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Bunun %77,5 i kamu kaynaklarıyla, %22,5’i ise özel sağlık harcamalarıyla finanse edilmiştir. Ancak döviz kurlarındaki dalgalanmalar, tıbbi malzeme ve ilaç maliyetlerindeki artışlar nedeniyle özellikle özel sektörün üzerindeki mali yük giderek artmaktadır. Bu koşullar altında mevcut geri ödeme sistemlerinin güncellenmesi ve maliyet artışlarını karşılayabilecek şekilde yeniden düzenlenmesi kaçınılmazdır.

Özel sağlık hizmet sunucuları açısından, SGK’nın geri ödeme politikaları kritik bir öneme sahiptir ve kapsayıcılığı açısından da dünyada takdirle karşılanmaktadır. Ancak bu ödemeler, mevcut ekonomik koşulları ve sektörün dinamiklerini tam anlamıyla karşılamaktan uzaktır. Özellikle ileri teknoloji gerektiren tedaviler ve yüksek maliyetli tıbbi cihaz kullanımı, özel sağlık kuruluşları için ciddi bir yük oluşturmaktadır. Geri ödeme tarifelerinin güncellenmemesi durumunda sektörün sürdürülebilirliği tehlikeye girebilir.

Diğer yandan sağlık harcamalarının finansmanında alternatif kaynakların yaratılması da büyük önem taşımaktadır. Tamamlayıcı sağlık sigortası modellerinin yaygınlaştırılması, vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimini artırırken kamu üzerindeki mali yükü hafifletecektir. Türkiye’de şu anda özel sağlık sigortasına sahip nüfusun oranı yaklaşık %5 civarındadır. Bu oranın artırılması için uygun maliyetli ve kapsamlı sigorta paketlerinin teşvik edilmesi gerekmektedir. Tamamlayıcı sağlık sigortası uygulamasının desteklenmesi, sağlık sektöründe kaynak çeşitliliği sağlayarak finansman sorunlarına çözüm sunabilir.

Sonuç olarak, Türkiye’de sağlık harcamalarının artışı devam ederken, bu harcamaların sürdürülebilirliği için finansman politikalarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Geri ödeme tarifelerinin güncellenmesi, tamamlayıcı sigorta modellerinin teşvik edilmesi ve sağlık sektörüne yönelik teknolojik yatırımların artırılması bu alandaki başlıca önceliklerdir.